Irandaki 10.cumhurbaskanligi secimlerine hile karismasi neticesinde bu ülkede 1979 islam devriminden bu yana en siddetli kitlesel protesto gösterileri patlak verdi.Bu gösterilerin tetikleyicisi halkin öfke ve bikkinligiydi.Ancak ayaklanmalar büyük ölcüde örgütsüz ve öncüsüz.Sinif bilincine dayanan bir direnis hareketi gözlemek mümkün degil.
Büyük ölcekli bir secim sahtekarliginin yapilmis olmasi mümkün olmakla beraber,Ahmedinecad`in normal kosullar altinda da secimleri kazanmasi olasiydi.Batili medya gözlemcilerinin,Tahran`in zengin kuzey bölgelerindeki izlenimlerinin aksine,ülkenin yoksul bölgelerinde Ahmedinecad`in hükmü sürüyordu.Ahmedinecad bu bölgeleri sik sik ziyaret ediyor,yoksul halka yiyecek ve kücük miktarlarda para dagitarak halkin oylarini adeta satin aliyordu.
Sadece Tahran`da degil,Isfahan,Tebriz ve Kerman gibi önemli sehirlerde de secim sahtekarligina tepki olarak büyük kitlesel gösteriler cereyan etti.Ancak 30 yildan beri Molla rejimine karsi birikmis olan öfke ve kin,ayaklanmalarin patlak vermesinde belirleyici rol oynadi.
Aslinda muhalefet lideri Musavi`nin mevcut rejimin adami oldugunu bir cok Iranli biliyor.Secimlere aday olarak katilabilmek icin,rejimin sadik adami olmak ve mollalardan olusan secici konseyin onayindan gecmek gerekiyor.Bazen rejime elestirisel yaklasan dinci-ümmetci adaylar bile „Islam devrimi prensipleri“ne uygun olmadiklari gerekcesiyle konsey tarafindan secimlere katilmaktan men ediliyorlar.Musavi,bu teokratik-otoriter rejimi devirmek bir yana,bu rejimin kurulmasinda rol oynayan önemli aktörlerden biri.1981-1989 yillari arasinda ülkede basbakanlik yapmis bir isim.Bu yillarda devrimin önderi Humeyni ve o zaman cumhurbaskani olan Ali Hameney ile birlikte ülkedeki sol güclere karsi sindirme ve yok etme politikasi izlemisti.
Yüzbinlerce insan o yillarda politik görüslerinden dolayi tutuklanmis ve iskenceye ugramis,yine yüzbinlerce insan yurtdisina kacmak zorunda kalmisti.Cinayetlerin sayisi bilinmemekle beraber,onbinlerce insanin katledildigi tahmin ediliyor.Isci hareketi ve sol gücler barbarca bastirilip sindirilerek yok edilmeye calisilmisti.
Bati kapitalizminin kiskirttigi Iran-Irak savasinin sona ermesinden sonra Musavi siyasetten cekildi.Savas 1980 den 1988 e kadar sürdü ve 1 milyon insanin hayatina mal oldu.ABD,Ingiltere ve Fransa gibi emperyalist gücler tarafindan o zamanlar desteklenen Saddam Hüseyin,yillar sonra yine onlar tarafindan alasagi edildi.
Musavi kendisini „sadik bir reformist“ olarak nitelendiriyor ve kurnaz bir politika izleyerek hem reform yanlisi secmenlerin hem de Ahmedinecad tarafindan hayal kirikligina ugramis tutucu-muhafazakar secmen kitlesinin destegini kazanmaya calisiyor.Iki kutup arasinda bir pozisyon almak suretiyle,“uzlastirici,birlestirici“ bir politik figür olarak kendini pazarliyor.Ekonomik olarak ülke bir enkaz durumunda.Nüfusun % 60 inin 30 yasin altinda oldugu bu ülkede resmi issizlik % 11,gercekte ise % 30 civarinda.Enflasyon % 20 nin üzerine cikmis durumda.Devasa petrol gelirleri nüfusun sadece kücük bir bölümünün refahina hizmet ediyor.
Musavi neoliberal söylemlerle,“daha fazla siyasi özgürlük“ ve „kadin haklari“ gibi sloganlarla prim yapti.Ülkenin yabanci sermayeye daha fazla acilmasi ve özellestirmelerin hizlandirilmasi talepleri arasindaydi.Yani batili kapitalist ülkelerin sempati duydugu ve destekledigi bir burjuva siyasetcisi.Gecmiste ortak oldugu insanlik suclarini unutan bati medyasi,simdi onu „Iranin umudu“ olarak lanse ediyor.Sosyal-ekonomik anlamda Musavi`nin Iran emekci halki ve isci sinifi icin verebilecegi bir sey yok.Daha siki bir reformcu aday olarak ortaya cikan Mehdi Karubi bile,Petrol gelirlerinin yalnizca halkin refahi icin kullanilmasi söylemiyle ondan daha fazla prim yapti.
Patlak veren protesto gösterileri sadece halkin öfke ve umutsuzlugunun degil,ayni zamanda Iran egemen sinifi icinde zaten epeydir var olan catlaklarin daha da derinlesmesinin bir göstergesi.Hatemi ve Rafsancani etrafinda toplanan reformcularla,Ahmedinecad`in önderlik ettigi muhafazakarlar arasinda müthis bir hegamonya savasi cereyan ediyor.Rafsancani ülkenin en zengin kapitalistlerinden biri ve serveti 1 milyar dolarin üzerinde.
Ekonomik konularda reformcular oldukca neoliberal bir siyaset güdüyorlar.Muhafazakarlar ise bütün devlet isletmelerinde kendi adamlarini kilit pozisyonlara yerlestirmis durumda.Liberal gazeteler kapatiliyor,muhalif politikacilar tutuklanip hapse atiliyor.
Bir analize göre kitlesel protestolarda ilk göze carpan sey,hareketin örgütsüz ve öncüsüz olusu.Musavi`nin saflarinda yer alan kitleyi daha ziyade genclik,ögrenciler ve sehirli kücük ve orta burjuvazi olusturuyor.Bu sinif karakterini Musavi`nin secim programinda da görmek zaten mümkündü.Ayaklanmalar artik Musavi`nin hitap ettigi secmen kitlesini cok asmis durumda ve bu baski rejiminden bikmis olan bütün toplumsal kesimler gösterilere katilip destek veriyor.Fakat örgütsüzlük ve hareketin heterojen yapisi berrak bir perspektif olusmasini olanaksiz kiliyor.Ayrica soruna bir cözüm getirilmesi konusunda emperyalist BM teskilatina rol bicen unsurlarla yurt disinda bulunan monarsistler de hareketin icinde belli ölcülerde yer almis durumda.
Iran isci sinifi hareketinin ezilip yok edilmis ve önemli aktivistlerinin ülkeden sürülmüs olmasi,burada kendini acikca hissettiriyor. Buna ragmen son yillarda belli ölcülerde basarili olmus isci eylemleri ve isyeri isgalleri gerceklestirildi.Bölgenin en büyük Otomobil firmasi olan,ortaasya,ortadogu ve kuzey afrika`daki isletmelerinde 100.000 iscinin calistigi Khodro firmasinda Iran Khodro Isci Komitesi tarafindan grev cagrisi yapildi.Ayrica Tahran`daki Wahed Otobüs Isletmeleri Sendikasi (Ülkedeki az sayida bagimsiz sendikadan biri ) secim öncesinde hicbir adayi desteklemeyecegini ilan etti ve Musavi`yi haric tutarak protestolara besledigi sempatiyi dile getirdi.
Birikmis öfke ve umutsuzlugun 30 yil sonra sokaklara tasacagini muhtemelen daha önceden kestirmis olan Ahmedinecad,ölüm cezalarina kadar varacak yeni bir baski ve yildirma politikasi izleyecege benziyor.Simdiye kadarki gösterilerde zaten onlarca kisi hayatini kaybetti.Ayni zamanda kücük ve iceriksiz bir takim tavizlerle halkin gazi alinmaya calisiliyor.Mesela bazi oylarin yeniden sayilacagi ilan edildi.Kitlelerin öfkesi,korkusunu yenmis durumda.Hareketin hangi boyutlara ulasacagi belli olmamakla beraber,gerici-tutucu güclerin ayaklanmalari kanli bicimde bastirmayi deneyecegi imkan dahilinde.
Halk ayaklanmalarinin aceleci ve heyecanli bir yaklasimla bir devrimin ayak sesleri olarak algilanmasi cok yaniltici olur.Cünkü unutulmamali ki;Ahmedinecad hala halk icinde büyük bir destege sahip ve güclü bir ordu-polis-milis-muhafiz aygiti rejimi ayakta tutuyor.Öte yandan Ahmedinecad gibi bir isci sinifi düsmanini „antiemperyalist güclerin lideri“ olarak stilize edip,Hugo Chavez`in yaptigi gibi secim zaferinden dolayi kutlamak hatalarin en büyügüdür.
Iran`da illegal mücadele veren devrimci gruplarla bagimsiz isci sendikalarinin gözünde ne Ahmedinecad ne de Musavi Iran isci sinifi ve emekci halkinin sorunlarina deva olamazlar.Cünkü ikiside özgür ve insanca bir yasamin kavgasinin temsilcisi degiller ve mevcut zenginliklerin esit ve adil dagilimini hedefleyen politikalar izlemelerini beklemek hayalcilik olur.Bu yakici sorunlari 1979 devrimi sonrasinda gündeme getiren devrimci-sol gücler,o zamanlar ezilip yok edildiler.Fakat onlarin mirasi unutulmadi.Sendikal hareketin bagimsizlik mücadelesi,sik sik patlayan grev ve direnisler bunun göstergesidir.Umudumuz,bu devrimci gelenegin yakin bir gelecekte ülkede kendini daha güclü bir sekilde ortaya koymasi ve söz sahibi olmasidir.